Osman Kocaman:Fakirin kuru fasulyesi hamsi, büyük tehlikede
Balık unu fabrikaları, hamsi popülasyonunu tehdit ediyor
Kocaman Balıkçılık, Rotary Kulübü ağırladı
Osman Kocaman:Fakirin kuru fasulyesi hamsi, büyük tehlikede
Balık unu fabrikaları, hamsi popülasyonunu tehdit ediyor
Kocaman Balıkçılık İthalat ve İhracat ve Limited Şirketi, İlkay Pireci'nin başkanlığındaki Bandırma Rotary Kulübü üyelerini konuk ederek, meslek yemeği verdi.. Şirket tesislerinde gerçekleşen yemekte bir konuşma yapan Yönetim Kurulu Başkanı ve Bandırma Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kocaman, ülkemiz ve Bandırma Körfezi'nde balıkçılığın son durumu hakkında düşüncelerini açıkladı. 2005 yılından sonra bu yıl da vatandaşların, palamut bolluğu nedeniyle yüzlerinin güldüğünü, ancak Bandırma'da tüketilen balıkların, yüzde 90'ının, Karadeniz'de avlandığını vurgulayan Kocaman, Bu yıl, çinekop da çok bol görülüyor. Bu balık da balıkçılar ve vatandaşları sevindirecek dedi.
Hamsi balığının geleceğini çok tehlikeli gördüğünün altını çizen Kocaman, şu değerlendirmede bulundu:
Hamsi, fakir vatandaşın kuru fasulyesi olarak bilinen, enflasyonu dengeleyen ucuz bir protein kaynağıdır. Ancak, bu yıl, şu ana dek yakalanan hamsinin boyları çok küçük. Bir balığın boyunun küçülmesi, geleceğinin tehlikede bulunduğunu, o balığın sonunun geldiğini gösterir. Daha önceki yıllarda, bu dönemde Karadeniz'den bolca hamsi gelirdi. Hâlen Karadeniz'de hamsi avlanamıyor. Hamsiyi yıllardır aşırı avlayarak, hoyratça tükettik. Yakaladığımız bu balığın çok büyük bölümünü, Karadeniz Bölgesi'nde sayıları çok artan balık unu fabrikaları alıyor. Denizlerimizde yakalanan yaklaşık 500 bin ton hamsinin 350 bin tonu, balık unu sektörüne gidiyor. Oysa Türkiye, balık unu yapımı için kullanılan hamsiyi ithalat yoluyla almalıydı. Çünkü hamsi, aynı zamanda insanlık için ortak mirastır. Bu gidişle korkarım ki Türkiye, önümüzdeki yıl hamsi ithal edebilir.
Geçen yıl çıkan av sirkülerine göre 20 santimden küçük çinekopun avlanmasının yasak olduğuna, bu yıl da aynı yasağın sürdüğüne işaret eden Kocaman, şunları söyledi:
Balıkçıların, avlamadan önce çinekopun boyunu görmeleri mümkün değil. Bu nedenle ne yazık ki, yine 20 santimin altında çinekop avı sürüyor. Bu santimden küçük balıkların, yakalanıp öldükten sonra denize atılmaları da söz konusu olmadığına göre yasağın uygulanabilirliği ortadan kalkıyor. Oysa geçen yıl, çinekopa boy yasağı uygulamaya çalışmak yerine lüfer avcılığı yasaklanmalıydı. Yine ağların gözeneklerine yasak getirilmeliydi. Ancak Bakanlık yetkilileri, aldıkları kararlar öncesinde sektörü dinlemediklerinden, yanlış uygulamalara imza atıyorlar.
Kocaman Balıkçılık, sürekli yenilik peşinde Yemekte şirketlerinin çalışma alanları hakkında da bilgi verirken, sürekli yenilik peşinde koştuklarının altını çizen Kocaman, şöyle konuştu:
Biz, genellikle ülkemizde tüketilmeyen ürünleri ihraç ediyoruz. Bunların başında salyangoz, kurbağa, göl gümüşü ve çapak sazanı(İsrail Sazanı) geliyor. Bunun yanı sıra iç piyasaya da balık veriyoruz. Buna bağlı olarak ihracat ve ithalat çiftliklerimiz var. Su ürünlerinin ihracatı kadar ithalatını da yapıyoruz. Sürekli şekilde çeşitlerimizi artırıp, yeni ürünler yaratmaya çalışıyoruz. Tüm tesislerimizde 450 dolayında çalışanımız var. 85 kişinin çalıştığı Bilecik'teki tesisimizde salyangozu, tereyağlı olarak işleyip, yemek durumuna getirerek ihraç ediyoruz. Akua Kocaman isimli iki ortaklı şirketimiz ile İzmir'in Çeşme ilçesindeki iki çiftliğimizde orkinos besiciliği yapıyoruz. Akdeniz'de de balıkçılığımız var. 2008 yılında, İtalya'nın Napoli kentinde kurduğumuz su ürünleri balık çiftçiliği var. Fas'ta, orkinos avcılığı yaptığımız gibi yine aynı okyanusta uskumru ve sardalya avcılığımız var. Yunanistan'da faaliyet gösteren ilk Türk balıkçılık firmasıyız. Bu ülkede de orkinos avcılığı ve yerel balıkçılık gerçekleştiriyoruz. Cezayir'de de balıkçılık çalışmalarımız oldu. Yine İtalya Körfezi'nde ve Malta'da balıkçılık yaptık. İki yıl önce Fildişi'nde, Ekvator çizgisinde orkinos avcılığı yaptık. Halen Tunus'ta orkinos avcılığımız sürüyor.
Ağırlıkları 30 ile 600 kilo arasında değişen orkinosun yetiştirilmesinin çok zor olduğunun da altını çizen Kocaman, Bu balıkların yetiştirildiği çiftliklerimizde her gün, 25 dalgıç, su altında en az 12 saat kalarak, orkinosları beslemekte, onların sağlık durumları ile yakından ilgilenmektedir. Orkinoslar, koyun ve dana gibi bakım isteyen balıklardır. Öyle ki, iki orkinos, diyelim ki, su altında çarpıştılar ve birinin kafasında bir morluk oluştu. O balık, kısa sürede ölmektedir. Orkinosların hasadını ocak ve şubat aylarında gerçekleştirip, şusi yapılmak için Japon fabrikalarına gönderiyoruz dedi.
Bandırma'daki tesislerinde ise kara ve deniz salyangozu, göl gümüşü, marina hamsi ve karides ile deniz anası ve kabuklular dışındaki deniz ürünlerini işleyip veya canlı olarak 20'si Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere 32 ülkeye ihraç ettiklerini belirten Kocaman, şunları söyledi:
Ayrıca, bölgedeki kooperatifler aracılığıyla Manyas Gölü'nden aldığımız İsrail Sazanı'nı, Irak'a satıyoruz. Irak, son yıllarda, 5 milyar dolarla ülkemizin en önemli pazarı durumuna geldi. Çok kılçıklı olan bu balığı Arap ve Kürtler tüketiyor. Manyas Gölü'nden 2011 yılında 5 bin ton İsrail Sazanı avlandı. Bu yıl sonuna dek de, 4 bin ton yakalanacağını tahmin ediyoruz. Son yıllarda Manyas Gölü'ne büyük canlılık getiren bu balık sayesinde, göl yakınında balıkçılıkla geçinen 3-4 köy, kooperatifler aracılığıyla yaklaşık 5 milyon dolar gelir elde etmektedir. Göldeki balığın 2/3'ünü halen biz ihraç ediyoruz.
Kocaman Balıkçılık'a bağlı kuruluşlarda 450 dolayında çalışanın yanı sıra Anadolu'daki yaklaşık 8 bin müstahsilin ise şirketlerine salyangoz ve kurbağa getirdiklerini vurgulayan Kocaman, iki ortaklı Akua Balıkçılık dahil cirolarının yaklaşık 50 milyon dolar cirolarının bulunduğunu sözlerine ekledi.
Konuşmanın ardından Bandırma Rotary Kulübü Başkanı İlkay Pireci, Kocaman Balıkçılık İthalat ve İhracat Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kocaman'a bir teşekkür belgesi verdi.